Başlangıcından Günümüze Türk Siyasetinde Amerikan Nüfuzu-1
Modern zamanların en büyük imparatorluğu olarak tanımlanabilecek Amerika Birleşik Devletleri, Bağımsızlık Bildirisi’ni ilan ettiği 4 Temmuz 1776’dan itibaren her zaman yayılmacı ve emperyalist bir politika izlemiştir. Amerika’nın Tarih sahnesine çıktığı yıllar Osmanlı Devleti için ise çöküş yılları idi. Mutlak saltanat (padişahlık) sistemi ile yönetilen Osmanlı çöküş döneminde olmasına rağmen halen geniş bir coğrafyayı ve özellikle de doğu-batı ticaret yollarının bir bölümü ile Akdeniz’in önemli kısmını elinde tutuyordu. Amerika’nın önce ticari olarak başlayan Osmanlı ilgisi kısa zamanda ekonominin çok ötesinde plan ve projelere dönüştü. Amerika, dünya hükümranlığı için Ortadoğu’yu ve Ortadoğu için Osmanlı’yı keşfetmişti. Uzun süreli ve derinlikli menfaatleri için bölgeye nüfuz etmesi gerektiğini çok erken dönemde teşhis eden Amerika, kısa zamanda Osmanlı ülkesini kolejler ve ticaret ofisleri ile bir ağ gibi sardı. Ancak I. Dünya Savaşı’nda farklı ittifaklarda olan iki ülke ilişkileri kestiler. I. Dünya Savaşı ile tarihe karışan Osmanlı Devleti yerine, Türk Kurtuluş Savaşı’na komuta eden Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde 1923’te “cumhuriyet ve çoğulcu demokrasi” temelli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu.
Kurucu lider Atatürk, Amerika’ya ilgi duymadı ve onu mümkün olduğu kadar Anadolu’dan uzak tutmaya çalıştı. Ancak onun 1938’de ölümü ve hemen ardından başlayan II. Dünya Savaşı, önce sınırlı ve gizli olarak başlayan ancak savaşın bitimi (1946) ile açıktan ve derinlik kazanarak ilerleyen Türk-Amerikan ilişkilerinin başlangıcı oldu. 1947’de askeri ve 1949 sosyal ve kültürel olarak Amerika lehine çok bağlayıcı anlaşmalar yapıldı. 1950-1960 “muhafazakar iktidar” döneminde ise Türkiye örtülü bir müstemlekeye dönüştü. Bahsi geçen aralıkta Amerika, ekonomiden siyasete, eğitimden askeriyeye ve istihbarattan medyaya kadar tüm kılcal damarlara ulaşan yollar edindi. Her yere nüfuz etti. 1964 yılında Türk-Amerikan ilişkileri ilk ciddi krizini yaşadı. Bu Amerika açısından rutin bir durumdu ancak Türk tarafında şok etkisi açığa çıkarttı. Bu tarihten sonra inişli çıkışlı zamanlar olsa da Amerika, Türkiye açısından tüm zamanlarda istekli-zorunu stratejik müttefik olma konumunu korudu. SSCB/Rusya, Ortadoğu ve Asya çıkarları için Türkiye’yi bir üs ve tramplen olarak gören Amerika’nın kurduğu cendereden hiçbir zaman çıkılamadı. Belki de çıkılmak istenmedi.
Yazının devamı için “indir” sekmesine tıklayın.